otobüse bindiğimde gözler aranıodu haliyle. gelişin aksine dönüş daha doluydu. arka koltuklara doğru ilerlerken sadece bir genç kızın olduğunu farkettim. bi r kitap vardı elinde başını kaldırdı bana baktı. yol boyunca sadece kitap okuyarak vakit geçmeyecegini bildigimden ona yakın bir yerde oturmaya karar verdim. biraz ona bakar iki dakika umut eder oyalanırım iyi olur dedim :) önüne oturdum. 2 dakikada bir arkaya dönüp ona bakarak olmaz bu iş dedim. bunu demeden önce yerime oturmadan bir önündeki koltukta 10 dakika yerleşirmiş gibi yaptım. o da sürekli baktı. sora arkasındaki koltuğa oturdum. bukowski okuyordu. ismini anlamadım kitabın kesinlikle. bana yabancıcaydı. kendi ktiabımla oyalanmanın yanı sıra arada bir kıza bakıyordum. sonra bir şeyler oldu. işte yok bu otobüsün yataklı olacagi söylenmişti bizi paristeki otele götürecegi söylenmişti vs. bi baktım kıza yakınca gözüken 2 kişi de olaya dail dgier benden daha ortadogulu bir ailenin yanı sıra. sıkıntıdan ne dönüyor bir gittim sordum. zaten anlaşamıyolardı.. ortak dilleri yoktu.. şoför sadece almanca bir de türkçe biliyordu.. memleketli çıktı giresundan :) muhabbete girmişken ayaklandım kıza baktım çok kez. kesiştik vs. ben fırlamalık yapcam die tebessüm falan attım yakalanınca.. neyse kız cidden çok güzeldi.. siyah saçlar bembeyaz ten.. kuzeyli mavi yeşil gözlü bişi.. neyse sanki konuşcakmışım gibi şeyler düşündükçe iyice vakit geçti.. sonra bu olaylar sırasında onun da parise gittigini ögrendim.. güzel sade bir elbise.. işte kazak falan.. her neyse.. benim ezik halimle yapamayacagım şeyi iki de bi yapıyor dönüp arkaya bakıyordu.. göz göze geliyorduk.. ben gene de ona bakarken yakalanmışım hissine kapılıyordum. hay allahım dedim ondan sonra feribotta biraz hava alıp döndükten sora.. kitaptan sıkıldı sanırım.. müzik dinledi bir 5 dakika.. o da sarmadı çıkardı örgü örmeye başladı.. allahım dedim.. evlenesim geldi.. :)
o güzellik üzerine böyle bir eklenti.. inanamadım.. neyse uyumaya çalıştı koltuğu yatırmak için izin istedi.. uyuyamadı.. biraz daha yatırmak için izin istedi. polarımı yastık yapması için verdim.. cidden sıkıştığımı görünce biraz koltuğu çekmeye niyetlendi ben öne geleyim dedim yanına gittim.. neyse uyumadı sora.. isveçliymiş.. malmölü.. karolinaymış.. konuştuk konuştuk.. hamburga gidiyor olmamasından dolayı rahattım sanki.. he içimden direk paris e gitsem mi ben de demeye başladım. sora dur işte burdan bir sonuç beklemedigimden rahat rahat konuşuyorum işte dedim.. yoksa otobüs bizi dinliyor baskısını hissediyordum.. neyse istese bayıla bayıla verecektim telimi vs... istemedi.. ben de istemedim..
denemedim.. olmadı.. :) ama yolda güzelce eglendim. bazen inanıyorum hakikaten buna: bir şey beklemezsem üzerimdeki baskı kalkıyor daha rahat davranıyorum. her neyse sonuç olarak sohbet sorası entel oldugunu anladıgım, çooook çok güzel bu kızın bi de böle "aha anne olabilecek kız" imajını çizmesi örgü ile........ neyse işte.. dönecegim dolaşacagim alacagim böyle birini anne.. biraz daha yavşak biri olmayı başarmayı ögreneyimm getirecegim elini öpecek.
hadi öptüm anne
No comments:
Post a Comment